İçişleri Bakanı Soylu’nun avukatı Kızılca’dan açıklama Açıklaması
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun avukatı Uğur Kızılca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Yüksek Seçim Konseyi (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada, müvekkilinin kişilik haklarına akında bulunduğunu belirterek bunun üzerine İmamoğlu hakkında kabahat duyurusunda bulunulduğunu bildirdi.
Kızılca, İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’nun, YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı dava öncesi, kimi gazetelerde yer alan haberler nedeniyle yazılı açıklama yaptı.
Avukat Kızılca, “Özellikle bugün İstanbul ilinde görev ve yetki kötüye kullanılmak suretiyle bilboardlara hakaret ve gerçeğe aykırı bilgi içeren ayrıca adil yargılamayı etkilemeye yönelik afişler asılması nedeniyle aşağıdaki hususları bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunma zorunluluğu hasıl olmuştur.” sözünü kullandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı davada taraf olmadığını vurgulayan Kızılca, şöyle devam etti:
“Adil yargılamayı etkilemeye yönelik teşebbüs hareketlerine husus olan dava, Ekrem İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret etmesi nedeniyle açılmıştır. Bu dava açıldıktan sonra yargılamayı ve mahkemeyi etkilemeye yönelik hukuka alışılmamış bir strateji uygulamaya konulmuş, adliye içinde ve dışında kalabalık toplama, duruşma salonunda mahkemeyi etkilemeye yönelik provokatif davranışlarda bulunma, çarpıtma bilgilerle yazılar yazdırma, dezenformasyon içerikli haberler yaptırma, gelinen etapta bilboardlara gerçeğe karşıt bilgi, hakaret ve iftira içerikli afişlerin asılması üzere hukuksuz prosedürlere başvurulmuştur.
Yargılamayı etkilemeye yönelik bilboardlara asılan afişlerde davayla ilgisi olmayan bilgiler çarpıtılarak, dezenformasyon yapılarak dava dışı müvekkilimin bu davayla ilişkilendirmeye çalışılması yeniden bu hukuka alışılmamış stratejinin sonucunda olmuştur.”
İmamoğlu’nun, daha önce de kamu görevlilerine kameralar önünde hakaret ettiğini ve sonrasında suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarda bulunduğunu belirten avukat Kızılca, İmamoğlu’nun 4 Kasım 2019’da yaptığı basın açıklamasında, “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa’da onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan biten şeylere baktığımızda, tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır…” ifadesini kullandığını anımsattı.
Seçimlerde karar verme yetkisinin seçim kurullarında olduğunu, İçişleri Bakanlığının böyle bir yetkisinin bulunmadığını vurgulayan Kızılca, bunun İmamoğlu tarafından da gayet iyi bilindiğini belirtti.
Uğur Kızılca, İmamoğlu’nun, dava öncesi soruşturma kapsamında, 30 Haziran 2020 tarihli yazılı savunmasında, “YSK ve üyeleri yahut başka bir somut kişi hedeflenmemiştir. Hakaret kastı bulunmayan ve somut olarak bir kimseye yöneltilmemiş siyasi bir söylem herhangi bir suçun unsurlarını barındırmamaktadır” formunda beyanlara yer verdiğini aktardı.
Avukat Kızılca, şunları kaydetti:
“Ekrem İmamoğlu, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesinde hakkında dava açıldıktan sonra yapmış olduğu savunmada, Şura halinde çalışan kamu görevlilerine vazifelerinden ötürü hakaret kabahatinden kurtulmak ve/veya daha az ceza almak gayesiyle savunma taktiği olarak soruşturma kademesinde vermiş olduğu savunmadan farklı olarak bu defa İçişleri Bakanı olan müvekkilimi kastettiğini beyan etmiş ve duruşma sırasında müvekkilimin kişilik haklarına atakta bulunmuştur. Bunun üzerine Ekrem İmamoğlu hakkında tarafımızdan kabahat duyurusunda bulunulmuş olup, soruşturma hala İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nda devam etmektedir. Özetle Ekrem İmamoğlu hakkındaki şikayetimiz yargılandığı davanın duruşmasında müvekkilime hakaret etmesine ilişkindir.
Yargılandığı davanın duruşmasında suçtan kurtulmak için müvekkilime hakaret eden Ekrem İmamoğlu’nun, bu davanın duruşmasında müvekkilime hakaret etmesi nedeniyle yapmış olduğumuz şikayetten ve nihayetinde şikayetine mevzu olayın üzerinden ise yaklaşık 30 ay geçmesinden sonra müvekkilimin kendisini kastettiğini argüman ederek müvekkilim hakkında kabahat duyurusunda bulunması ise hiç elbet cürümden kurtulmaya yönelik bir eforun ve içinde kaldığı panik ve hezeyan halinin sonucudur. Yapılacak duruşma öncesi Ekrem İmamoğlu’nun cürümden kurtulmaya yönelik YSK üyelerini gaye almadığına dair savunması üzerinden üstte izah edilen gerçek durumu gözlerden kaçırmak, mahkemeyi tesir altında bırakmak, kamuoyunu yanlış yönlendirmek maksadıyla siyaset ahlakından mahrum formüllere başvurulması sonucunda bu basın açıklamasını yapma zaruriliği hasıl olmuştur. Müvekkilimin kişilik haklarını ihlal eden ve mahkemeleri etkilemeye yönelik hukuka ters bu taarruzlarla ilgili yasa yollarına başvurulmuştur.”