Yaşam

İstanbul Modern, yeni müze binasının mimarı Renzo Piano’yu ağırladı

Türkiye’nin ilk çağdaş ve çağdaş sanat müzesi İstanbul Çağdaş, 4 Mayıs’ta ziyarete açılan yeni binasını tasarlayan mimar Renzo Piano’yu ağırladı.

İstanbul Çağdaş Yürütme Konseyi Lideri Oya Eczacıbaşı, dünyanın önde gelen kültür sanat kurumları ve müzelerinin tasarımında imzası bulunan Renzo Piano ile birlikte basın toplantısı düzenledi.

İstanbul’a nitelikli bir mekan kazandıracak şekilde yeniden tasarlanan müze binasının, ziyaretçi odaklı bir anlayışla her türlü kültür, sanat ve eğitim faaliyetlerine imkan verecek şekilde planlandığını vurgulayan Oya Eczacıbaşı, “En önemli müzelerden biri olarak Renzo Piano bugün müze mimarisindeki isimler, uluslararası sanat çevrelerinin İstanbul’daki önde gelen isimlerinden biridir. dikkatleri üzerine çekecek ve bu eşsiz şehrin değerini yansıtacak bir müze binası kurma hayallerimizi paylaştık. Kendisiyle ilk olarak Eylül 2014’te Cenova’daki ofisinde görüştük. İstanbul Modern’in geleceğine dair hayallerimizden bahsederken onun da bizim kadar heyecanlı olduğunu görmek umut verici ve mutluluk vericiydi.”

Yeni müze binası ile İstanbul Çağdaş için yeni bir dönemin başladığına dikkat çeken Eczacıbaşı, şöyle devam etti:

“Yeni müze binamızda yolculuğumuza başlarken hem sanat dünyasına hem de ziyaretçilerimize karşı sorumluluğumuz daha da artıyor. Gelecek için önceliklerimizi ‘kadın sanatçı üretimini ve görünürlüğünü artırmak, çocuklara ve gençlere yönelik sanat eğitiminin içeriğini ve mekansallığını artırmak ve yeni binamızla dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilere Türk sanatını tanıtmak’ olarak sıralayabilirim. ‘.

Yeni müze binasının tasarım süreciyle ilgili detaylar veren Renzo Piano, “Bu bina şu an İstanbul Boğazı’nın sularından sıçrayan bir deniz canlısı gibi. Yerden yükselen, yerçekimine meydan okuyan bir yapı yaratmak, böylece bir yanda parkın ortasındaki şeffaflığıyla deniz manzarasını, diğer yanda geçmişi Orta Çağ’a uzanan Galata bölgesini bağlamak istedik. Manzarayı engelleyen hiçbir şeyin olmadığı, havada asılıymış gibi bir mekan tasarlayarak çoklu uçaklar yarattık. Bu sayede projeye güçlü bir kalite daha katmayı önemsedik. Zemin katta ormandaki ağaç gövdeleri gibi derinlik hissi veren sütunlar yer alıyor. Hemen birinci ve ikinci katlara ve son olarak terasa çıkıyoruz, güneye baktığımızda Boğaz’ın sularıyla bütünleşen su havuzuna ve ışığın tanımladığı sonsuzluklara ulaşıyoruz. Kuzeyde park ve şehir var. Burada şehrin tüm bileşenleri bir araya geliyor. Şehir tam olarak budur: Binaların, sokakların ve birbirine bağlı yerlerin birbiri ardına birliği, çoklu düzlemler oluşturan bir panorama.”

Müzenin kurucu sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu ile ana sponsoru Doğuş Grubu ve Bilgili Holding’in ortak katkılarıyla inşa edilen İstanbul Modern’in yeni binası, Renzo Piano Building Workshop’un (RPBW) 2019’daki ilk projesi. Hindi.

sergiler

Ziyaretçilere çok boyutlu bir deneyim alanı sunan yeni müze binasının şeffaf ve erişilebilir tasarımı, İstanbul Modern’in günümüzün sanatsal çeşitliliğinden ilham alan stant ve programlarının içeriğiyle de örtüşüyor.

  • Yüzen Adalar

İstanbul Modern’in koleksiyonundan kapsamlı bir seçki sunan “Yüzen Adalar” başlıklı stantta, ilk kez birden fazla sergilenecek eserler yer alıyor. Türkiye’den ve dünyadan 110 sanatçı ve 2 sanatçı ikilisinin 280’den fazla eseri, koleksiyon ve geçici stantların yanı sıra yeni müze binasının farklı bölümlerinde izleyiciyle buluşuyor. “Yüzen Adalar” başlığı, sanatçıların ait oldukları yerle olan ilişkilerinin altını çizmekle kalmıyor, aynı zamanda fikir ve üretimleriyle sınırların ve coğrafyaların ötesindeki etkilerini de vurguluyor.

  • Nuri Bilge Ceylan: Başka Bir Yerde

İstanbul Çağdaş Fotoğraf Galerisi, günümüz sinemasının en özgün yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan’ın “Başka Bir Yerde” başlıklı fotoğraf standıyla açılıyor. Sanatçının Türkiye’nin yanı sıra Hindistan, Gürcistan, Çin, Fas ve Rusya gibi dünyanın farklı coğrafyalarında çektiği 22 büyük boy portreden oluşan standın sponsorluğunu Burgan Bank üstleniyor.

  • Biz Her Zaman Buradayız

Kadın sanatçıların üretimlerini desteklemek ve eserlerini daha görünür kılmak amacıyla 2016 yılında kurulan İstanbul Çağdaş Kadın Sanatçılar Vakfı aracılığıyla müze koleksiyonuna dahil edilen eserler, ilk kez “ Biz her zaman buradayız” dedi. Bank of America sponsorluğunda düzenlenen stant, farklı kuşaklardan Türk sanat tarihinde değerli bir yere sahip kadın sanatçıların irdelediği beden politikaları, hafıza ve tarih yazımı gibi temalar çerçevesinde kurgulanmış bir kurgu sunuyor.

  • Renzo Piano: Mekânın Ruhu

“Renzo Piano: Spirit of the Place” standı, ücretsiz olarak girilebilen müzenin giriş katında yer alan kütüphanenin girişinde yer alıyor. VitrA sponsorluğundaki stantta, İstanbul Modern’in Renzo Piano tarafından kurulan Renzo Piano Building Workshop (RPBW) tarafından tasarlanan yeni müze binasının hikayesi, RPBW’nin diğer önemli kültür ve sanat yapılarının mimarisiyle birlikte sunuluyor.

  • Mimarlık İnşaatı

Müzenin üretim sürecini fotoğraflayan Cemal Emden’in “Mimarlığın İnşası” seçkisi tarihsel bir dönüşümü belgeliyor. Müzenin yapımını da üstlenen Yapı Merkezi’nin sponsorluğunda düzenlenen stantta, Cemal Emden imzalı İstanbul Modern’in Renzo Piano tasarımı yeni müze binasının yapım sürecini anlatan fotoğraflar yer alıyor.

Yeni müze binası için özel çalışmalar

İstanbul Modern’in yeni müze binası için özel olarak davet ettiği Olafur Eliasson, mekana özel bir enstalasyon üretti. Üç modülden oluşan “Beklenmedik Yolculuğunuz” adlı çalışma, binanın ortasındaki merdiven boşluğunda farklı katlara yayılarak izleyiciye dinamik bir müze deneyimi sunuyor.

Refik Anadol’un “Sonsuzluk Odası: Boğaz” adlı yerleştirmesi, İstanbul Boğazı’ndaki anlık meteorolojik dönüşüme ilişkin veri ve temalara odaklanıyor. Çalışma, 360° aynalı bir odada dijital teknolojileri kullanarak anlık verileri işliyor ve hareketli görseller oluşturuyor.

Heykel sanatından örnekler

Yeni müze binasının açık hava aktivite alanı, heykel sanatının nadide örneklerini barındırıyor. Adrián Villar Rojas’ın 14. İstanbul Bienali kapsamında Büyükada’da sergilendikten sonra İstanbul Modern’in koleksiyonuna dahil olan “Annelerin En Güzeli (Ben)”, Richard Deacon’un “Ev Maketi”, Anselm Reyle’ın “Yeraltı” Senin Dünyanda” ve “Toz Durduğunda”, Yılmaz Zenger’in “Bence Ayça” ve Selma Gürbüz’ün “Avrupalılar”ı seyirciyle buluşuyor. Anthony Cragg’in “Runner”ı İstanbul Modern’in giriş platformunda yer alırken, Richard Wentworth’un “Asma Tavan” enstalasyonu zemin kat lobisinde, Depo binasından sonra yine ziyaretçilerle ortaya çıkıyor.

Eğitime özgü alanlar

Kurulduğu günden bu yana 850 bin çocuk ve genci ücretsiz sanat eğitimi ile buluşturan müze, günümüz teknolojilerini kullanarak sanata erişimi artıran ve sanatsal gelişimi destekleyen yaratıcı öğrenme deneyimleri sunuyor. İstanbul Çağdaş, sanat eğitimine yönelik öğrenme alanları ve programları ile çocuklara, gençlere ve yetişkinlere çağdaş ve çağdaş sanatı ulaştırmaya devam ediyor.

  • Keşif Alanı: Zemin katta yer alan şeffaf tasarım mekanda özel olarak tasarlanan Keşif Alanı, Türkiye’de çağdaş ve çağdaş sanatın gelişimine öncülük etmiş sanatçıları eserleri ve yaratım süreçleriyle keşfetmeye yardımcı oluyor. HSBC sponsorluğunda çocuklara yönelik Keşif Alan Eğitim Programı’nın ilk etkinliği, Fahrelnissa Zeid’den esinlenerek “Zeid’in Renkleri” adını aldı. BU YÜZDEN? Mimarlık ve Fikirler.
  • Stüdyo BUHARI: Müzenin birinci katındaki eğitim salonlarından biri, P&G-Oral B iO sponsorluğunda hayata geçirilen Studio STEAM’e ayrılmıştır. Bilim, teknoloji, mühendislik, sanat ve matematik odaklı bir eğitim anlayışıyla gençleri ve yetişkinleri sanatla buluşturan disiplinler arası bir öğrenme alanı olarak tasarlanan Studio STEAM, her yıl farklı içeriklerle uygulanan eğitim programlarından oluşuyor.  
  • Eko Geri Laboratuvarı: Sanatın farklı teknik ve uygulama biçimlerine odaklanarak, doğadan ve çevremizden ilham alan eğitim programları sunmaktadır. Damat Tween sponsorluğunda düzenlenen programda müzeyi ziyaret eden çocuklar, zemin katta yer alan Eco Arka Lab’de doğal malzemelerle yeni formlar yaratıyor ve doğayı sanat aracılığıyla keşfediyor.

dijital müzecilik

İstanbul Çağdaş, yeni binasında müze bağlantısının dijitalleşmesine ağırlık vererek ziyaretçilerine farklı içerikler sunuyor. Müze koleksiyonunda yer alan eserlerin izleyici ile daha aktif paylaşılabilmesi için dokunmatik kiosklar ve artırılmış gerçeklik uygulaması bulunmaktadır. Müze koleksiyonundan geniş bir seçkiyi ziyaretçilerle paylaşmayı amaçlayan kiosklar, eserler hakkında bilgilere ulaşma imkanı sağlıyor. Müzenin koleksiyon standında yer alan eserlerin artırılmış gerçeklik teknolojisi ile izlenebildiği yeni uygulama, yetişkinler ve çocuklar için özel olarak tasarlanmış interaktif ve duyusal bir stant deneyimi sunuyor.

İstanbul Çağdaş Sinema yeni yerinde

İstanbul Çağdaş Sinema, Türk Tuborg A.Ş sponsorluğunda özgün gösterim programları ve disiplinler arası etkinlikler hazırlamaya devam ediyor. Renzo Piano Building Workshop tarafından tasarlanan 156 kişilik yeni sinema salonu, 4K tabanlı son teknoloji dijital görüntüleme sistemi ve gümüş ekranıyla yüksek kaliteli bir seyir deneyimi sunuyor.

boğaz manzaralı kitaplık

Eşsiz Boğaz manzarasına sahip 285 metrekarelik kütüphanenin girişinde özel stant alanı bulunuyor. Zemin katın şeffaflığı ile bütünleştirilerek planlanan kütüphane, farklı etkinliklere ev sahipliği yapabilecek formda tasarlandı.

Ücretsiz müze günleri

  • Genç Salı: Modern ve çağdaş sanatı toplumla buluşturan İstanbul Çağdaş, yeni müze binasını Salı günleri gençler için açıyor. Eczacıbaşı Topluluğu’nun desteğiyle 18-25 yaş arası tüm gençler, her Salı 14.00-18.00 saatleri arasında İstanbul Modern’i ücretsiz deneyimleyebiliyor. “Genç Salı” adı verilen bu programda gençler ücretsiz olarak İstanbul Modern’deki tüm stantları gezme, sanatçı atölyeleri, söyleşiler ve daha birçok sürpriz etkinliğe ücretsiz katılma fırsatı buluyor.
  • Perşembe gününüz: İstanbul Çağdaş, Paribu’nun desteğiyle “Senin Perşemben” adlı ücretsiz müze günleri düzenliyor. Müze kapılarını her perşembe günü ortasında 10:00-18:00 saatleri arasında tüm ziyaretçilerine ücretsiz olarak açıyor. Ziyaretçiler, İstanbul Modern’deki tüm stantları ücretsiz olarak ziyaret edebilir, ayda bir kez gerçekleştirilecek sanatçı atölyeleri, etkinlikler ve film gösterimlerine katılabilirler.

Renzo Piano’dan tasarım mağazası

İç tasarımı Renzo Piano tarafından üstlenilen İstanbul Contemporary Mağazası, müze koleksiyonunu yansıtan seri ve edisyonları, tasarımcı ve markaların eserlerinden oluşan bir seçki ile ziyaretçilerine yeni bir mağaza deneyimi sunuyor.

Müzenin tadına bakılacak yerler 

Contemporary Restaurant, Akdeniz ve Çağdaş Türk Mutfağı’ndan rafine lezzetleri, İstanbul’un panoramik manzarası eşliğinde şık ve ferah bir ambiyansta ziyaretçilerine sunuyor. Kafe Çağdaş ise şehrin en özel noktasındaki konumu, muhteşem bir görünüme kavuşturduğu zengin çeşitlilikteki snack menüsü ve özel olarak harmanlanmış hali ile müze ziyaretçilerine ve şehir müdavimlerine şık ve konforlu bir ortam vadediyor. Kahve.  

mimari detaylar

İlhamını Boğaz’ın pırıl pırıl sularından ve ışık yansımalarından alan müze binası, şeffaf zemin kat tasarımıyla deniz kenarı ve Tophane Parkı ilişkisini güçlendiriyor.

10.500 metrekare kullanım alanına sahip beş katlı müze binasında geniş stant salonları, çok amaçlı mekanlar, ofisler, eğitim ve farklı kültürel etkinlikler ile ticari faaliyetlere olanak sağlayan alanlar bulunuyor. Bina, olası şiddetli sarsıntılara karşı çelikle desteklenen betonarme kolonlardan oluşan 8.4×8.4 metrelik ızgara sistemi üzerinde yükseliyor.

Zemin kattaki dairesel kolonlar ve mekanik bacalar bir nevi mimari görünüm oluşturmaktadır. Tüm bu yapı bileşenlerinin dairesel kesiti, ışık ve gölge arasındaki geçişleri yumuşatır. Aynı zamanda aydınlık ve karanlık alanlar arasındaki farkların keskin olmaması da aydınlık ve güvenli bir atmosfer oluşmasına katkı sağlıyor.

Zemin katta kafeler, mağazalar, kütüphaneler, bilgilendirme noktaları ve eğitim atölyeleri için tasarlanmış mekanlar, bu kattaki ana lobiyi çevreliyor. Binanın ana kütlesinin altındaki şeffaf cam çit, açık havada heykellerin sergileneceği alanların yanı sıra çocuk atölyelerinin kurulacağı eğitim atölyeleri için korunaklı alanlar sağlıyor.

Lobinin ortasındaki büyük açıklıkta yer alan ana merdiven, müzenin kamusal alanlarını birbirine bağlıyor. Merdiven, zemin kat lobisinden alt kattaki mezarda bulunan 156 kişilik oditoryuma erişim sağlar. Zarif ama endüstriyel bir anlayışla tasarlanan yapının ana taşıyıcısında çelik, basamaklarda beton ve korkuluklarda cam kullanılmıştır. Fotoğraf galerisi, kısa süreli stant odası ve çalışanların ofisleri ile eğitim ve aktivite odaları birinci katta yer almaktadır. Güney cephede yer alan restoran, terası ile deniz manzarasına açılmaktadır.

Üst katlarda yer alan fuaye alanları, ziyaretçilere orta kısımdan park ve deniz manzarası sunmaktadır. Binanın çevresiyle görsel olarak sürekli etkileşime girmesini sağlayan pencere açıklıkları, ziyaretçilerin hareket halindeyken bina içindeki konumlarını anlamalarını kolaylaştırıyor. İkinci katta toplam 3.300 metrekare alana sahip koleksiyon ve süreli yayın stant salonları bulunmaktadır. İkinci kat fuayesinden yükselen merdivenle ulaşılan cam hacmi 650 metrekarelik seyir terasına açılıyor. Binanın üstünü tamamen kaplayan sığ bir su tabakası üzerinde yer alan bu alan, şehrin suya yansıması ile binanın yanındaki denizin hızla birleşerek bir açıklık oluşturduğu sıra dışı bir deneyimi mümkün kılıyor.

Beton, çelik ve camla tamamlanan malzeme seçimi, yeni müze binasına depoya benzer bir endüstriyel karakter kazandırdı. Binanın mekanik tesisat bileşenlerinin tavanda görüldüğü müzede, zemin ve kolonlarda kullanılan cilalı ve brüt beton, sergilenen eserlere odaklanmayı kolaylaştıran esnek bir alan oluşturuyor.

Binanın cephesi zemin katta şeffaf tasarımlı üç boyutlu şekillendirilmiş alüminyum panellerle kaplanmıştır. Sudan gelen güneş ışınlarının günün her saatinde değişen yansımaları bu yüzeylerde ışık ve gölge oyunları oluşturur. Işığın panellerle kapatılarak sınırlandırıldığı birinci ve ikinci katlar, birbirini izleyen betonarme kolonlar üzerinde yükseliyor. Binanın etrafındaki rampalar ve basamaklar, zemin katın ortasında yapıyı çevreleyen kamusal alanlarla bağlantıyı sağlarken, Tophane Parkı ve Boğaz görüntülü buluşma noktaları oluşturuyor.

Binanın cephesinde, preslenmiş alüminyumdan yapılmış farklı boyutlarda yaklaşık 300 panel bulunmaktadır. En büyük panolar ikinci katta 7,8×1,2 metre, birinci katta 5,8×1,2 metre ölçülerindedir. İki parça olarak üretilen daha büyük ebatlı panolar Almanya’nın Ingolstadt şehrinde imal edilerek Ankara’da bir merkeze getirildi. İstanbul’un gün içinde dönüşen ışığını yansıtmak için boya ile tamamlanan panel yüzeyleri, panelin formuyla ışık oyunları yaratıyor. Cephede panel yerine konumlandırılan pencereler, doğal ışığın stant alanlarına girmesini sağlar.

Çelik dış yürüme yolları ve merdivenlerin toplam uzunluğu 500 metreye ulaşıyor. Kaçış yolu olarak tasarlanan bu alanlar, aynı zamanda binanın bakımı ve özel etkinlikler için halkın kullanımına da hizmet ediyor. Projenin endüstriyel karakterine sadık kalınabilmesi için yürüme yollarının yapısı boyalı çelikten yapılmıştır. Galvanizli zemin ızgarası, yatay yürüme yollarına düşen ışığı filtreleyerek cephe panellerini aydınlatıyor ve onlara derinlik kazandırıyor. Ayrıca paslanmaz çelik korkuluk, gece yapıyı aydınlatan aydınlatmayı da barındırmaktadır.

Çapraz bağlantıları oluşturan boyalı çelik boru profilleri, olası depremler de dikkate alınarak büyük kütleli çekirdeklere ihtiyaç duymadan şeffaf bir tasarım sağlamak için tercih edilmiştir. RPBW ve Arup Mühendislik’in titiz çalışmaları, mimari tasarım kararlarını mümkün kılacak yenilikçi bir çözüm geliştirmeye odaklandı.

Cenova, Paris ve İstanbul’da gerçekleştirilen ortak tasarım çalıştayları 2014 yılında başlamıştır. Projenin farklı paydaşlarını içeren her çalışma, aktif işbirliğine olanak sağlamıştır. Bu atölye çalışmaları ile patronların beklentilerinin karşılanması ve yapının şehirle bütünleşmesi sağlanmıştır. Farklı ölçeklerdeki çalışma maketleri, hazırlanan çizimlerle birlikte, bina tasarımının arkasındaki fikri yansıtmanın yanı sıra projenin geliştirilmesine bir araç görevi gördü.

İstanbul Modern’in bulunduğu alanda, müze katlarının altında yer alan Galataport’a bağlanan iki otopark katı ile Temmuz 2019’da inşaat faaliyetlerine başlandı. 2020 Temmuz ayında zemin katına ulaşan binanın ana betonarme yapısı 2020 Kasım ayında tamamlandı. Cephedeki çalışmalar 2021 Ocak ayında başladı ve 2022 yılının başına kadar devam etti. Müze personelinin Nisan ayında binayı kullanmaya başlamasının ardından 2022, müzenin kapılarını açtığı Mart 2023’e kadar çalışmalar devam etti.

Renzo Piano ve Renzo Piano Building Workshop (RPBW) Hakkında:

1937’de Cenova, İtalya’da doğan RPBW’nin kurucusu Renzo Piano, Richard Rogers ile Centre Pompidou’yu (Paris, Fransa) tasarladı; Menil Koleksiyonu (Houston, ABD); Fondation Beyeler (Basel, İsviçre); Whitney Museum of American Backgrounds (New York, ABD); Stavros Niarchos Vakfı Kültür Merkezi (Atina, Yunanistan) ve Centro Botín (Santander, İspanya), Academy Museum of Motion Pictures (Los Angeles, ABD) gibi kültürel ve sanatsal yapılarıyla tanınmaktadır. 1998 yılında mimarlık alanında en değerli ödül olarak tanımlanan Pritzker Ödülü’ne layık görülen Renzo Piano, birçok prestijli kurum ve kuruluş tarafından da onurlandırıldı.

1981 yılında temelleri atılan ve Cenova dışında Paris’te ofisi bulunan Renzo Piano Building Worksop (RPBW), kurucusu Renzo Piano’nun da aralarında bulunduğu 12 ana ortak ve 140’a yakın mimar ile çalışmalarını yürütüyor. RPBW, ortak çalışma tekniği ile iç mimarlık, peyzaj mimarlığı, şehir planlama ve stant tasarımı gibi farklı disiplinlerdeki projelerine devam etmektedir. RPBW, tasarımları ile yapının ve bulunduğu lokasyonun ihtiyaçlarına cevap verirken, tasarladığı mekanlarda malzeme, yapı elemanları tasarımı ve sürdürülebilirlik gibi faktörleri göz önünde bulundurarak çözümler sunmaktadır.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

-
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort